14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve 28. Periyot Milletvekili seçimlerinin sonuçları netleşti. Cumhurbaşkanlığı ikinci çeşide kalırken, milletvekilliği dağılımı da bu gece sona erecek itirazların akabinde mutlaklık kazanacak.
Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın önde tamamladığı cumhurbaşkanlığı seçiminde üç aday da yüzde 50+1’e ulaşmadığından 28 Mayıs’ta en çok oyu alan Erdoğan ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ortasında yine yapılacak.
İlk tipi Erdoğan’ın gerisinde tamamlayan Kılıçdaroğlu’nun “Sana söz” sloganıyla yürüttüğü seçim kampanyası ise iş işten geçtikten sonra tenkit konusu oldu.
Soner Yalçın’ın yarışın başladığı periyotta kampanyaya yönelik kaleme aldığı tenkitler bugün CHP’ye yakın haber kaynaklarında dillendirilmeye başlandı.
“ZÜBBECE BİR UYGULAMA”
Bu akşam Tele1’deki programında mevzuyu ele alan Genel Yayın Direktörü Merdan Yanardağ eleştirdiği Sana kelam kampanyasıyla ilgili şunları söyledi:
“Reklamcıların belirlediği bir seçim kampanyası var. Reklamcılar bir siyasi partiyi yönetemez. Dünyanın hiç bir yerinde bu olmaz. Bu son derece liberal, Batı’dan alınmış zübbece yapılan bir uygulamadır.”
Yanardağın, seçim sonuçları açıklandıktan sonra yaptığı reklam kampanyası eleştirisini Soner Yalçın Mart ayında, kampanya şimdi başlamışken kaleme almıştı.
İşte Soner Yalçın’ın yazısı:
“TÜİK resmi internet sitesine nazaran, 2020 yılı prestiji ile Türkiye’nin eğitim durumu şöyle:
Okuma yazma bilmeyenler: 2 milyon 24 bin 979 (yüzde 3)
İlkokul mezunu (5 yıllık): 17 milyon 579 bin 747 (yüzde 21)
Okuma yazma bilip okul mezunu olmayan: 7 milyon 782 bin 603 (yüzde 9)
Diplomasız ilköğretim mezunu (8 yıllık): 5 milyon 678 bin 694 (yüzde 7)
Diplomalı Ortaokul ve dengi meslek okul mezunu: 13 milyon 365 bin 564 (yüzde 17)
Diplomalı bilinmeyen kişi: 620 bin 860 (yüzde 1)
Lise ve dengi okul mezunu: 15 milyon 426 bin 19 ( yüzde 21)
Yüksekokul/Fakülte mezunu: 10 milyon 257 bin 791 ( yüzde 14)
Yüksek Lisans ve 5/6 yıllık okul mezunu: 1 milyon 83 bin 331 (yüzde 1,5)
Doktora yapmış: 211 bin 581 ( yüzde 0,5)
Yukarıdaki birinci 6 kümeye girenlerin toplamı 47 milyon 52 bin 447. Nüfusa 6 yaşa kadar olan kısmı de (8 milyon) eklersek, 55 milyon insanımız eğitimsiz denilecek düzeydedir. Başka bir tabirle; nüfusumuzun yüzde 68’i eğitimsiz ya da çok düşük eğitim düzeyinde…
Eğitim-öğretim durumumuz bu.
NE BİLEKLİKMİŞ ARKADAŞ
Pazar sabahı kalktım, bir paylaşıma rast geldim… CHP kurmayları, milletvekilleri herkes bir afişi paylaşıyor toplumsal medyada:
SANA SÖZ! KEMAL Kılıçdaroğlu.
Görselde de çiçek açmış bir ağaca Kılıçdaroğlu’nun bileğindeki marteniçka bağlanmış…
CHP seçim kampanyasını yönetenler Balkan kökenli olduğu için marteniçka’nın tesirli olacağını düşünmüşler. (Geleneğe nazaran marteniçka, Mart ayında yılın birinci leyleği görüldüğü vakit bileklerden çıkarılıp meyve veren bir ağaca bağlanıyor. Mart ayında leylek görülürse marteniçka takılırken dilenen dileklerin gerçekleşeceğine inanılıyor.)
Yok yok, bu çocuksuluğa girecek değilim!
Benim ilgimi çeken “SANA SÖZ!” afişi…
Küçük bir detay üzere görmeyin, sorunun özünü yansıtıyor o küçük ayrıntı…
Lütfen söyler misiniz bu afişteki ünlem (!) işareti nedir? Bunu kaç milyon insanın anlayamayacağını bu afişi yapanlar bilmez mi? Üstteki TÜİK bilgilerini bu sebeple yazdım…
CHP seçim kampanyasını yapanlar hangi ülkede yaşıyor? Yalnızca bu afiş değil, son devirdeki misal iletiler nedense daima ünlem işaretiyle halka duyuruluyor. Latife mısınız arkadaş?
Hadi diyelim; ülkedeki küçük küme ünlem işaretinin manasını biliyor. Pekala, bu sözdeki ünlem işaretinin manası ne?
Sevinme, kızma, kaygı, memnunluk, şaşkınlık üzere çok heyecan bildiren sözlerin sonuna konur ünlem.
Ayrıca… Davet, buyruk, hitap ve yasaklama bildiren cümlelerde de ünlem işareti konulur.
Bu afişteki ünlem neyi söz ediyor?
Ne diyeyim bir de bu kampanyacıları ünlü yapsın CHP. Bu kaçıncı deneme kaçıncı yanılgı? İdeoloji olmayınca devreye reklamcıların girmesi hiç yeni değil… Neyse geçeyim..
Madem Makedonya’dan marteniçka bilekliği geldi, yakında İspanya’dan da zıt ünlem işareti bir afişe eklenir…
Yazmayayım diyorum…
Karışmayayım diyorum…
Üzülüyorum, milyonlarca insanın umudu, 14 Mayıs’ta sandıktan çıkacak hoş habere odaklanmış durumda. Öbür hiçbir şey duymak-okumak istemiyorlar. Yazana kızıyorlar. Ancak 50 günlük süreç bu türlü yüzeysel, üniversite çocuklarının yaptığı seçim kampanyasıyla mı devam edecek?
Birilerinin iğne batırması gerekmiyor mu halktan kopuk bu kampanyaya… Hâlâ mı sloganla, manası muhakkak olmayan kelamlar afişlerle seçim kazanılacağını sanıyorlar…”
Soner Yalçın